ELVEDA HELICOBACTER PYLORI
Bu yazımızı okuduğunuza göre büyük olasılıkla bir mide rahatsızlığınız var. Ya uzun süredir kullandığınız ilaçlar ile geçmeyen ya da çareyi bitkisel çözümlerde aradığınız…
Bu yazımızda sizin için mide rahatsızlıklarında zeytinyağının faydaları ile ilgili, internetten araştırdığınız zaman kendinizin de çok rahat bulabileceği bilgileri toplamaya çalıştık. Hele ki Helikobakter Pilori (HELICOBACTER PYLORI) (H.Pilori)’niz var ise, mutlaka okumanızı tavsiye ederiz.
İlk kısımda internette de bulabileceğiniz faydalı bilgiler var. Daha akademik çalışmalar istiyorsanız "National Center for Biotechnology Information”ya da "Journal of Agricultural and Food Chemisty” sayfalarına bakabilirsiniz (her ikisinin linkine de sayfamızdaki "Zeytinyağı Mucizesi” başlığından ulaşabilirsiniz). İçerikleri İngilizce. Malesef Türkçe çok az araştırma var. İkinci kısımda da bu yazılarda adı geçen fenolik bileşenlerden bahsettik ve bu içerikteki yağı nereden bulabileceğinizi anlattık. Her zeytinyağında bu fenolik bileşikler yeteri miktarda olmaz. Dolayısı ile evdeki zeytinyağını içtim bir şey olmuyor demeniz gayet normal. Nedenleri ile anlattık. İçindeki polifenol seviyesi uluslararası laboratuvarlar tarafından belgelenmiş Fenolive ile ilgili bilgi verdik. Bir çok insana olduğu gibi umarız size de faydası olur. Sağlıklı günler dileriz.
MİDE RAHATSIZLIKLARINIZ ve YÜKSEK POLİFENOLLÜ ZEYTİNYAĞIMIZ (FENOLIVE)
HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) ; 1984 yılında Avustralya'lı bilimciler Warren ve Marshall midede tespit ettiği bu bakteri; dispepsi (üst karında şişkinlik, hazimsızlık, ağrı, dolgunluk hissi), ülser, mide kanseri ve lenfomaya neden olabilmektedir.
HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori)’nin görülme sıklığı, sosyoekonomik düzeyi düşük, gelişmekte olan toplumlarda yüzde 85’in üzerinde olabilir. Endüstriyel toplumlarda ise bu oran yüzde 40’ın altındadır. Ülkemizde de görülme oranı yüzde 55 ile 80 aralığındadır. HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori), erken çocukluk döneminde bulaşabilen ve tedavi edilmediğinde ömür boyu kalıcı olabilen bir bakteri türüdür.
HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori), hiçbir problem oluşturamayabileceği gibi gastrit, ülser, mide lenfoması, mide kanseri gelişiminde rol oynayabilir. Bu bakterinin saptandığı kişilerin yüzde 2 ila 20'sinde ülser görülebilir. Bunun yanında koroner kalp hastalığı, cilt hastalıklarından gül hastalığı, nedeni saptanamayan alerji, tiroit hastalığı, demir eksikliğine bağlı kansızlık, pıhtılaşmada rol oynayan hücrelerin azalmasına bağlı ciltte döküntülere neden olan hastalıklara da sebebiyet verebileceği hususunda görüşler vardır. Sebep olduğu kronik mukozal inflamasyon ile uzun dönemde başka faktörlerle beraber mukozanın değişimine katkıda bulunarak mide kanseri gelişmesinde rolü olabilir. Ayrıca son zamanlarda gastroenteroloji dışında şeker hastalığı, koroner damar hatalığı, baş ağrısı, Reynaud fenomeni ve safra taşı gibi durumlarda rolü olabileceğine ait yayınlar vardır.
Hastaların çoğuna uygulanan tedaviler semptomları azaltmakla birlikte, etken olan enfeksiyon ortadan kaldırılmadığı sürece kalıcı bir çözüm oluşturmaz. Artık ülserlerin büyük bir kısmına HELICOBACTER PYLORI(H.Pilori)’nin neden olduğunu biliyoruz. Midenin asidik ortamında bile yaşayabilen bir bakteri olduğundan, tedavi için güçlü antibiyotikler kullanılır. Uzun yıllar çektikleri mide rahatsızlığının HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori)’den kaynaklandığından habersiz sayısız kişi pek de yararını görmedikleri anti-asit ilaçları kullandılar.
Çoğu kişi reflü ve gastrit hastalıklarını birbiriyle karıştırabiliyor. Ancak reflü ve gastrit birbirinden ayrı rahatsızlıklar olup, kimi zaman kişide bu iki hastalığa birden de rastlanabilir. Gastrit, mide asitliğindeki artma ve mideyi asitten koruyan faktörlerin azalması sonucu ortaya çıkan mide veya oniki parmak bağırsağının iltihabıdır. Reflü ise mide içeriğinin (asidinin) patolojik şekilde mideden özefagusa (yemek borusuna) doğru geri kaçışıdır. Gastrit belirtileri arasında mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülürken, mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, reflünün en sık görülen belirtisidir.
Hipokrat 2500 yıl önce bile mide problemi olan hastaları için zeytinyağını kullanmış diyerek reflü ve zeytinyağı ile ilgili yazımıza devam edelim.
- Polifenollü Zeytinyağının, HELICOBACTER PYLORI(H.Pilori)'yle mücadele ettiği laboratuvar ortamında yapılan çalışmalarda gözlemlenmiştir.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17263460
"Virgin olive oil is an unrefined vegetable oil that contains a significant amount of phenolic compounds. Under simulated conditions, we have demonstrated that these substances can diffuse from the oil into the gastric juice and be stable for hours in this acidic environment. In vitro, they exerted a strong bactericidal activity against eight strains of HELICOBACTER PYLORI(H.Pilori), three of them resistant to some antibiotics."
- Zeytinyağının birçok hastalığı önlemede ve sağlığımızı korumada oldukça önemli bir besin kaynağı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak zeytinyağının, her yıl milyonlarca kişinin sağlığını bozan gastrit ve mide ülseri gibi pek çok hastalığın nedeni olan HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) bakterisi üzerindeki etkisi araştırılmamıştı.
Manuel Brenes ve arkadaşları, yaptıkları araştırmalar sonucu yeşil çay ve böğürtlen suyu gibi bazı doğal meyve ve sebzelerin HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) bakterisinin çoğalmasını önlediğini keşfetmişlerdi. Daha sonra ise laboratuar ortamında yaptıkları bir araştırmada, zeytinyağının bu bakteri üzerinde etkisi olup olmadığını araştırdılar.
Brenes ve arkadaşları, zeytinyağının içerisindeki sağlıklı fenolik bileşenlerin, mide ortamında bozulmadan saatlerce kalabildiğini görmüşlerdir. Zeytinyağında bulunan bu fenolik bileşenlerin ise H.Pilori’nin birçok suşu üzerinde etkili olup bu bakterinin üremesini durdurduğunu görmüşlerdir. Hatta zeytinyağının, antibiyotiklere dirençli birkaç bakteri suşu üzerinde bile etkili olduğunu tespit etmişlerdir.
Laboratuar ortamında yapılan bu çalışmalar sayesinde polifenollü zeytinyağının gastrit ve peptik ülsere karşı koruyucu olabileceği düşünülmüştür. Ancak bu tezin kanıtlanabilmesi için sadece laboratuar ortamında yapılan çalışmalar yeterli olmamakla beraber, bunun haricinde canlılar üzerinde yani fareler ve insanlar üzerinde de araştırmaların yapılması gerekmektedir.
- Yapılan bazı çalışmalar zeytin yağında bulunan polifenollerin HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) ’ye karşı antibakteriyel aktivite gösterdiğini ortaya koymuştur. Zeytin yağını muntazam kullananlarda mide asit sekresyonunun da azaldığı bildirilmiştir. Zeytin yağı muntazam kullanılarak; HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) enfeksiyonunun, ülserin, kanserin önlenmesinde kemoprevantif ajan olarak kullanılabilir. "Polifenollü Naturel Sızma Zeytinyağı’nın in vitro (laboratuvar ortamında) HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) ’ye karşı bakterisidiyal etkisi olduğu gibi in vivo (canlılar üzerinde) olarak ta anti HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) etkisi mevcuttur.
- Midenin çeşitli yağlı besinlere gösterdiği tolerans, kişiden kişiye değişir. Ama genel olarak,bol yağlı bir yemek, insana ağırlık duygusu verir. Yemek yağlı olduğunda, mide her zamankinden geç boşalır. Ne var ki 10 g.(1 çorba kaşığı) zeytinyağı, ister çiğ, ister önceden ısıtılmış olsun, midenin boşaltma süresinde değişiklik yapmaz. Mide tarafından en iyi tolere edildiği, başka bir deyişle hazmı en kolay yağ olduğu için,vücudun vitamin ve mineralleri almasını da kolaylaştırır.
Zeytinyağının, mide iç zarını koruyucu etkisi olduğu, araştırmalarla ortaya konulmuştur. Bu da ülser gelişimini engellemede önemli bir avantaj oluşturur. Mukozayı korur, sindirim ve emilim sistemi bozuklukları, bağırsak hastalıklarını önler. Sıcak ve soğuk tüketildiğinde, mide asitliğini ayarlar, gastrit ve ülsere karşı koruyucudur.
Mide koruyucuların zararlarını da ayrı bir bloğumuzda değerlendirdik, bakabilirsiniz (https://www.tlosolive.com/blog/icerik/mide-koruyucu).
Zeytinyağı, mide ülseri ve kansere karşı koruyucudur. Akdeniz diyetinin ana kaynağı olan zeytinyağında bulunan polifenoller, HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) bakterisinin neden olduğu enfeksiyonu önleyebiliyor. İspanya Grasa Enstitüsü, Valme Hastanesi'nden bir grup araştırmacı, simule edilen in vitro şartlar altında, polifenolce zengin natürel sızma zeytinyağının, antibiyotiklere dirençli olduğu bilinen HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori)'nin 8 suşuna karşı antibakteriyal etkisinin olduğunu rapor etti."Journal of Agricultural and Food Chemistry"dergisinde editör Concepcion Romero:"Bu sonuçlara bakıldığında, polifenollü natural sızma zeytinyağının, peptik ülser ve gastrik kansere karşı kemoprotektif(kanserle mücadele) ajan olabilirliği açıktır" diyor.
Araştırmacılar, daha önceki çalışmalarda yeşil çay, kızılcık şurubu ve bazı diğer doğal besinlerin,HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori)'nin gelişmesini inhibe ettiğini gösterdi. Midenin asidik ortamında yaşayabilen bu bakterinin, peptik ülser ve gastrite neden olduğu bilinmektedir.
Yeni çalışma ilk kez laboratuvar deneylerinde kullanılan zeytinyağı polifenollerin potansiyel anti-H.Pilori rolü araştırıldı. Polifenollü natürel sızma zeytinyağında bulunan sağlığa yararlı fenolik bileşikler, midenin asidik ortamında saatlerce kalabiliyor. Aslında, simulasyon şartlar altında araştırma sonuçları şunu göstermiştir: Zeytinyağında bulunan polifenollerin yarısı, gastrik sıvının su fazına difüze olabiliyor ve bu fenoller, en yüksek anti-H.Pilori (HELICOBACTER PYLORI) aktivitesi göstermektedir. Romero: "Sonuçlar, secoiridoid aglycons bileşiklerinin, gastrik sıvının asidik ortamında parçalanmadığını gösterdi. Bu bileşikler, zeytinyağınınen güçlü anti-H.Pilori (HELICOBACTER PYLORI) bileşikleridir" dedi.Crespi,zeytinyağının farelerde, Shay'ın deneysel ülserini engellediğine işaret etmiştir. Öte yandan Taits, ülserli 102 hastayı tedavi ederken, hayvansal yağları, zeytinyağı ile değiştirmenin, olguların %33'ünde lezyonlarda bir azalma ve %55'inde ülser nedbeleşmesi (doku yitimlerini onarma süreci) yaptığını, buna aşırı asit salgısı ve antral hipermotilitede bir iyileşmenin eşlik ettiğini bulmuştur.
Ancel Keys, Akdeniz ülkelerinde kalp ve damar hastalıklarına çok az rastlanmasının nedenini araştırmış. Bütün yemeklerde sadece natürel sızma zeytinyağı kullanan bu hastalarda, ülser yaralarının kapanma oranının % 55 olduğunu saptamıştır.- Kalp ve damarların yanında, cildin, karaciğerin ve sinir sisteminin en iyi besin dostlarından biri olan zeytin ve zeytinyağının mide için de son derece yararlı olduğu bir defa daha belgelendi. İspanyol bilim adamlarının yaptığı bir çalışmada natural sızma zeytinyağının gastrit (mide yanması) ve mide ülserine sebep olduğu bilinen HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) isimli mikroorganizmaya karşı mideyi koruduğu ve tedavi ettiği tespit edildi. Öncelikle bu mikrobu laboratuvar şartlarında sızma zeytinyağı ile karşılaştıran bilim adamları, özellikle yağın içerisindeki antioksidan maddelerin gastrit ve ülsere sebep olduğu bilinen HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) isimli bakterinin üremesini engellediğini fark ettiler. Bu etkiye sebep olan fenolik bileşikler aynı zamanda yeşil ve siyah çay, üzüm suyu, iyi kalitede kızılcık, yabanmersini, böğürtlen ve kiraz gibi koyu renkli meyvelerin kendilerinde ve sularında da bol miktarda bulunmaktadır. Ancak zeytinyağının iyileştirici ve ülserden, gastritten koruyucu gücünün sadece fenolik bileşiklerden ibaret olmadığı da başka bir gerçek. Çalışmanın yayımlandığı Journal of Agricultural and Food Chemistry (Tarım ve Gıda Kimyası dergisi) de ayrıca zeytinyağının içindeki bu fenolik bileşiklerin midenin asit ortamında saatlerce bozulmadan kalabildiği ve midede bulunan HELICOBACTER PYLORI (H.Pilori) bakterisi ile savaştığı da ifade edilmiş. Zeytinyağının içerisindeki bu fenolik bileşikler antibiyotik direncine sahip bazı bakteri türleri üzerine dahi öldürücü etki göstermiştir.
Bu yazımızda bahsedilen çoğu çalışma in vitro aşamada, yani laboratuvar ortamında ya da in vivo'da insan harici canlılar üzerinde yapılmıştır. Kesin kanıtlar olarak sunulabilmesi için insan üzerindeki çalışmaların da tamamlanmış olması gerekmektedir.
Peki Nedir Zeytinyağını Bu Kadar Faydalı Kılan?
FENOLİK BİLEŞENLER
Son yıllarda diyet bileşenlerinin sağlık üzerine etkileri konusunda çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Özellikle yağlarla ilgili çalışmalar artan obezite gibi sağlık problemleri dikkate alındığında önem kazanmıştır. Fakat maalesef yağlara olan ilginin artması bu konuda doğru bilgilerin tüketicilere ulaşması anlamına gelmemektedir. Margarin reklamlarında yapılan kalp dostu vurgusu bu konuya iyi bir örnektir. Genel olarak doymamış yağlar, doymuş yağlara göre daha sağlıklı kabul edilmektedir. Fakat her doymamış yağın sağlık etkisinin aynı olmadığı bilinen bir gerçektir. Özellikle doymamış yağların rafinasyonu sırasında yağa özgü fenolik bileşenler gibi miktar olarak az fakat etkisi önemli olabilecek bileşenlerin kaybı söz konusudur. Zeytinyağı sadece fiziksel işlemlerle elde edilen bir meyve suyu olduğu için diğer bitkisel yağlardan bu özelliği ile ayrılmaktadır.
Dünyada Akdeniz diyeti olarak adlandırılan ve son yıllarda oldukça popüler olan yeme alışkanlığında zeytinyağı temel yağ kaynağıdır. Yeni çalışmalar zeytinyağındaki bileşenlerin daha önce bildirilenlerden çok daha fazla olumlu etkisi olduğu yönündedir.
Fenolik bileşenler zeytinyağının hem olumlu sağlık etkilerini hem de lezzet profilini geliştiren bileşenlerdir. Tüketicilerin zeytinyağında serbest asitliği en önemli kalite kriteri olarak görmelerine rağmen, naturel sızma zeytinyağını diğer yağlardan ayıran en önemli özellik, yağın yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan minör bileşenlerdir. Minör bileşenler arasında da fenolik bileşenler (polifenoller) önemli bir bölümü oluşturmaktadır. Tüketicilerin sahip olduğu bir diğer yanılgı da zeytinyağının acılık ve yakıcılığının artmasının olumsuz bir özellik olarak algılanmasıdır. Yakıcılık ve acılık zeytinyağı için olumlu özellikler olup fenolik bileşenlerin fazla olduğunun göstergesidir. Zeytinyağında çok önemli olan bu bileşikler çeşitli koşullardan etkilenmektedir. Zeytinin yetiştirilme aşamasından itibaren bu özel ve önemli bileşiklerin korunmasını sağlayacak önlemlerin alınması, doğru süreçler ile üretilmesi ve zeytinyağının iyi koşullarda saklanması gerekmektedir.
Polifenoller bitkilerde doğal olarak bulunur. Vitamin ve minerallerden farklı olarak temel besin ögesi değiller, ancak vücuda olan yararlı etkileri ile pek çok mekanizmaya katkıda bulunurlar. Meyve ve sebzeler polifenol kaynaklarıdır. Diğer kaynaklar arasında kabuklu yemişler ve tohumlar, kakao ürünleri (örn. siyah çikolata), tam tahıllı ürünler, çay ve kahve ile kırmızı şarap gelir. Polifenoller antioksidan özellikleriyle bilinir.
Polifenollerin kanser oluşumunu ve tümör gelişimini engellediğiyle ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Polifenoller reaktif unsurlara ve kanserli ve mutasyona uğramış hücrelere müdahale edebilmekte, hücre çoğalışını denetleyen ana proteinlerin harekete geçmesini sağlayabilmekte ve kansere bağlı bir takım genlerin ortaya çıkışının önünü kesebilmektedir. Bu konular ile ilgili olarak önemli kurumlar tarafından yayınlanmış oldukça fazla makeleye artık internet üzerinden de ulaşmak mümkündür.
Vücudumuz, her meyve, sebzenin içindeki polifenollerin hepsinden de faydalanamamaktadır. Örneğin elmada 5000 mg/kg polifenol bulunmasına rağmen, bunun sadece %0,2’sini alabilmektedir. Oysa ki aç karnına içilen polifenollü zeytinyağının %90’ını emebilmekte, içindeki faydalı bileşiklerin de %45-55’ini alabilmektedir.Basit anlatımı ile elma örneğinde olduğu gibi vücuda 10 asker gönderilebilirken, 900+ polifenollü zeytinyağı ile ise 450 asker gönderilebilmektedir.
Zeytinyağındaki fenolik bileşikler ile ilgili daha fazla bilgi isterseniz Mart 2019 tarihinde çıkan Bilge Ağaç Dergisindeki yazımıza bakabilirsiniz (https://www.tlosolive.com/blog/icerik/polifenol-nedir-bilge-agac-dergisi-ferhan-tolga-ozen).
FENOLIVE
Her zeytinyağında yeterli miktarda fenolik bileşik yoktur. Aslında her zeytin çeşidinde farklı miktarlarda fenolik bileşik vardır ile başlamak lazım. Polifenolü bol bir yağ elde etmek için doğru zeytin çeşitleri ve de doğru bölgedeki zeytin ağaçları seçilmelidir. Dolu vuruğu, sinek yarası olan hiçbir ağacın meyvesi kullanılmamalıdır. Zeytinler, ağaçtan özenle toplanılmalıdır. Sırıkla toplamak, yere düşürmek zeytinde oksidasyonu başlatır. İçindeki fenolik bileşikler kaybolmaya başlar. Biz Fenolive serisi ürünlerde tüm ürünü teker teker elle topluyoruz. Zeytin bekledikçe de oksidasyon devam eder. Fenolive’de kasalarda taşıdığımız ürünü 4 saat içinde de sıkarız. Zeytinyağındaki fenolik bileşikler ısıyı ve de hava ile teması hiç sevmez. Isıda kaybolurlar, hava ile temasta uçar giderler. Dolayısı ile sıkım kesinlikle 27 derecenin altında olmalıdır, yani soğuk sıkım olmalıdır. Taş değirmenlerin adı güzel gelse de hava teması yüksek olduğu için orada da kaybolurlar. Sıkıldıktan sonra da yağ iyi korunmalıdır. Bu amaçla üretilmiş özel tanklar kullanırız, ağzı İtalyan kapak denilen cinsten, Sağlık Bakanlığı onaylı çelikten… Hava ile teması yok gibidir. Tankın içindeki yağ boşaldıkça da yine hava temasını engellemek için azot gazı basarız.
Özetle Fenolive serisi ürünlerdeki tek amacımız sağlık için çok faydalı bileşikleri yakalayıp, onları en üst düzeyde yağa geçirip, korumaktır. Normal sıcak sıkım yağı üretirken 3,5-4 kg zeytinden 1 kg yağ elde ederken, Fenolive’de, erken hasatta, 50 kg zeytinden 1 litre yağ elde ettiğimiz zamanlarda olur. Düz arazide, karışık bir şekilde toplamada bir işçi 100-120 kg toplarken günde, Fenolive’de 20 kg topladığı zaman mutlu oluruz.
Fenolive serisi ürünler Avrupa Birliği Sağlık Beyanı’na uygun bir şekilde "Sağlıklı Naturel Sızma Zeytinyağı” kategorisindedir. İçerdikleri polifenol miktarına göre gruplandırılmıştırlar. 350+’ın anlamı, üretim tarihi itibarı ile içinde 350 ve üzeri mg/kg fenolik bileşik var demektir. Bu ölçümler şahit numunileri tespit ettirilerek, uluslarası geçerliği olan IOOC (International Olive Oil Council) onaylı laboratuvarlarda tank bazında yapılır ve de ölçüm raporu ürün ile birlikte sizlere gönderilir.
Piyasada bulunan polifenollü ürünlerin raporları arasında ölçüm yöntemleri/raporlama yöntemleri açısından farklar olabilmektedir. Aynı ürün, farklı bir yöntem kullanılıp raporlatılsa çok çok daha yüksek rakamlı bir rapor yayınlamak mümkündür. Ama biz uluslararası geçerliliği olan, IOC tarafından geliştirilen methodlardan Doc. No 29'a göre tyrosol cinsinden raporlatmaktayız. Konunun detayını "Piyasadaki Polifenol Ölçüm Raporları ve Farkları" bloğumuzda bulabilirsiniz.
Sağlık İddiası kategorisinde...
Ülkemizdeki kaliteli zeytinyağı üretiminin geldiği noktayı tüm dünyaya göstermeye katkımız olduğu için de çok mutluyuz. GURUR DUYUYORUZ...
Bu seneki yeni ürünümüz 1050+ ile heyecanımız daha da büyük... İşimizi aşkla yaptığımızın en büyük kanıtı... Kendimizi aşmaya çalıştığımızın en büyük kanıtı... Bir bahçeden ne polifenol çıktı ise artık demeyip, polifenolü bulmak için çok emek verdiğimizin bir kanıtı...
Polifenol nedir? Ne gibi faydaları vardır? gibi birçok sorunuza yanıtları "Zeytinyağı Mucizesi" bloğumuzda bulabilirsiniz.
ÖZETLE HER ZEYTİNYAĞI OLMAZ...
Sağlığınızı korumaya destek olabilecek doğal ürünlerimize ulaşmak için:
https://www.tlosolive.com/kategori/yuksek-polifenollu-zeytinyaglarimiz
Ürünler ile ilgili yorumlara ulaşmak için:
https://www.tlosolive.com/blog/icerik/yorumlar
Sağlık için, Sağlığınıza için...
TLOS OLIVE AİLESİ
www.tlosolive.com/sayfa/hakkimizda
www.instagram.com/tlosolivecom
Helicobacter, helicobacteripylori, helikobakter, Helikobakteripilori, h.pilori, h.pylori, gastrit, ülser
HELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORIHELICOBACTER PYLORI H.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.Pilori H.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.Pilori H.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.Pilori H.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.Pilori H.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.PiloriH.Pilori
Helikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter PiloriHelikobakter Pilori H.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.PyloriH.Pylori Gastrit,ülser Gastrit,ülser Gastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülserGastrit,ülser